15 Nisan 2016 Cuma

Bir zamanlar #1

Ben, biz çocukken yani :)
Köyde büyüyen şanslı çocuklardan biri olarak görüyorum kendimi. Çocukluk arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde muhabbet dönüp dolaşıp oynadığımız oyunlara, yaptığımız çılgınlıklara geliyor. Gerçekten şimdi bile bakınca çılgınlık :) Bir tane anlatayım :) 
Belki şöyle küçük bir seri bile oluşturabilirim çocukluk oyunlarımdan. 
Başlayalım :) 

Trabzon'un bir köyünde büyüdüm. Türkiye'de yaşayıp da bilmeyen yoktur. Bizim oralar engebeli haliyle
 Bu yüzden de top oyunlarımızda ayrı bi dikkatli olmamız gerekiyordu. Puanlı şut oynuyorduk. 
Teyzemin oğlu (Aramızda erkek olarak yaşça en büyük olan) 
Şut çekiyor biz de sırayla kaleye geçiyoruz. Kurtardığımız şut adedince de puan kazanıyoruz. :) 
Böyle bir oyun işte. Yalnız oynadığımız yer biraz sıkıntı oluşturuyordu. Çünkü top bahçeden aşağı yuvarlanınca doğru dereye gidiyordu. 
Ve o dereye giden top da bir daha geri gelmiyordu tabi. 
O kadar dikenliğin arasına giren top sağ kalmaz kalsa da kimse onu oradan almaya cesaret edemezdi zaten. Neyse bir gün yine puanlı şut oynayacağız fakat bütün toplar derede :) top yok. 
Biz de, dayımın özenle sakladığı bir top vardı, onu sakladığı yerden aldık. 
Güya oynayıp yerine koyacağız. Kimse de dayıma bir şey demeyecek tabi. Neyse oynamaya başladık. Topun kaçacağı noktaya bekçileri yerleştirdik.
 Bir iki oynadık derken top aşağı kaçtı. Peşinmden koşmaya başladık ama o topu da kaybettik. 
EYVAH
 Ne yapacağız?
Dayım topunu aldığımızı öğrenirse bizi keser. Biz bir de topu kaybettik. 
Ne yapacağız?
 Çaresi yok. O dereye inilecek ve top alınacak. 
De nasıl? 
Çok yokuş. Uçurum demek daha doğru olur. 
Neyse 3 cengaver yani: ben, şut atan kuzenim ve bizden biraz daha küçük ama cesaret sahibi diğer kuzenle beraber dereye inmenin bir yolunu bulduk. İşte o gün üçümüzün de hayatı boyunca unutamayacağı bir macera yaşadık :) Meğer derenin içinde küçük bir patika varmış yalnız biraz riskli. 
Şöyle bir şey düşünün

Tabi o kenarlıklar yok. 
Bildiğiniz kaşa yaslana yaslana ilerliyoruz. Aşağısı bu kadar yüksek olmasa da düştüğümüzde kendimizi yaralayacak yükseklikte. Küçük çaplı bir şelale de var. 
Neyse korka korka bir şekilde o yolu geçtik. 
Ama yok top yok.
 Daha da ilerledik. Artık dikenlerin içinden gidiyoruz. Sonra yukarıda, dere yamacında bir ağacın dallarına takılmış topu gördük. 
O topu almak için de ayrıca bir cengaver daha lazım. 
Tabi o kişi de ben oldum.
 Şimdi düşünüyorum da iyi cesaretmiş yaptığımız. Şimdi olsa yapamam. 
Sonuç dayımın topunu kurtardık. Sonra dikkatimizi kuytu bir yer çekti. En küçük kuzeni de oradan içeri soktuk. Yanlış hatırlamıyorsam en az iki top da oradan çıkmıştı :) Sonra koşa koşa dayımın topunu yerine koyduk. 
Ve o günden sonra da o topu almadık bir daha. 
Ha bir de çocukluğumuza dair unutamayacağımız anılardan biri de oldu bu. 
O kadar yıla rağmen hala capcanlı. :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder