30 Aralık 2016 Cuma

2017 Yılında Kendimden Beklediklerim


2016 birçok anlamda benim için doyurucu bir yıldı. 
Farklı deneyimlerim oldu. 
2015 yılına göre daha çok okudum. 
Yeni bir okula başladım. 
Ders çalışırken ufkumun açıldığını hissediyorum günden güne. 
Hayatımda başladığım ve yarım bıraktığım çok şey var. 
Bunları teker teker bitirmeye devam ediyorum. 
Şimdi daha aklıma gelmeyen birçok şey daha var. 
Anlayacağınız liste uzar da uzar. 

Şimdi gelelim başlığımızın konusuna. 
2017 yılında kendimden neler bekliyorum? 
Aklıma ilk gelen okumak okumak okumak 
 Daha tertipli ve düzenli biri olmak. 
Mutfakta kendimi gün geçtikçe geliştiriyorum ama şu an olduğum yer yetersiz geliyor bana. 
Bu yüzden de mutfakta daha fazla vakit geçirip daha yeni tarifler denemeliyim. 
Bir şeyler pişirmenin verdiği zevk anlatılamaz. :) 
Kilo da vermek istiyorum. 
Aslında mesele sadece kilo da değil hoş. 
Sağlıklı  bir vücudum olsun istiyorum. 
Sonuç daha fazla kitap, daha fazla hayatın içinde olmak. 
Daha az film, dizi; 
daha az teknoloji. 
Daha fazla doğallık. 
.
.
.

20 Aralık 2016 Salı

Mim: Geriye Bakış 2016

Yazımı okurken bu şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim. Günlerdir dinlediğim, bıkmadığım ve her dinlediğimde de etkilendiğim bir şarkı...

1-Okunan Kitap Sayısı:
1. Uzun Hikaye
2.Sureler
3.Ladikli Ahmed Ağa
4.İncir Kuşları
5.Şeker Portakalı
6. Bacak Arasından Türkiye
7.Deli Çocuğun Güncesi
8.Fi
Sadece 8 tanecik. Düzenli kitap okumayı bir türlü başaramadım. Planlar, programlar etkinlikler... Olmuyor. 2017'de daha fazla okurum umarım. Niyetim 2017'den beklentilerim yazısı yazmak. Orada hedeflerimi yazmayı düşünüyorum. Umarım bu sefer olur ve okurum.

2-İzlenilen Film Sayısı:58
Filmin adı: Ae Dil Hai Mushkil


3-İzlenilen Dizi Sayısı:18

Nice Guy

4-Bloga Yazılan Yazı Sayısı:
Bu yazıyla birlikte 56 olacak inşallah :) Yetiştirebilirsem 2017'den beklentilerim yazısı ve taslakta bekleyen yazılar da var. Artar o sayı daha yıl bitene kadar :)

5-İnstagram'da Paylaşılan Fotoğraf Sayısı:84

------------------------------
2016 yılına şöyle bir değerlendirme yaparsak. 
Boş bir yıl olmuş. 
Üstelik yarım bırakılan çok iş de var. 
Yarım kitaplar, 
İzlenilmeyi bekleyen filmler, 
yarım kalan diziler 
(Sadece Kore dizisi de değil, yabancı dizi de var yarım bıraktığım) 
ve tabi son olarak da taslakta bekleyen bir sürü yarım yayın. 
Bakalım 2017 ne getirir.



1 Ağustos 2016 Pazartesi

Yaz Okuma Şenliği Kitap Okuma Listem

Of of ne kadar uzun zaman olmuş yazmayalı. 
Bu listeyi de uzun zamandır bekletiyordum. 
Kısmet bugüneymiş. 
Başlayalım madem
(Madem: Akşehir sağolsun dilime kazıdı mübarek kelimeyi)










-----LİSTEM-----
2.Kategori (10 puan): Adında çoğul eki almış bir sözcük bulunan bir kitap. Not: İki kitap yazacağım. İkisi arasından seçim yapamadım da :)
-Sureler
-Çağdaş İnanç Problemleri
3.Kategori (10 puan): İki veya daha fazla yazarın yazdığı bir kitap.
Her yazarın bir öykü yazarak oluşturduğu kitaplar kapsam dışı.
-100 Millik Yürüyüş
6.Kategori (10 puan): Adında bir yiyecek olan kitap. (Sebze, meyve, yemek vb. olabilir.)
-Gazap Üzümleri
7.Kategori (10 puan): 29 Haziran-30 Eylül tarihleri arasında vefat etmiş yazardan bir kitap.Not: İki kitap yazacağım. İkisi arasından seçim yapamadım da :)
-Martı
-Savaşları Başlatan Şüphedir.
8.Kategori (10 puan): Ülkemizde en azından iki yayınevinin basmış olduğu bir kitap. (Baskısı olan yayınevlerinden sadece birinin piyasada olması sorun teşkil etmiyor.)
-Suç ve Ceza
9.Kategori (10 puan): Ölmeden önce okumanız gereken 1001 kitap listesinden bir kitap.
-Çavdar Tarlasında Çocuklar
10.Kategori (10 puan): Diziye uyarlanmış bir kitap. (Karışıklık olmasın diye belirteyim The Originals gibi diziden sonra yazılan kitaplar da bu kategoriye dahil.)
-Game of THRONES-1
11.Kategori (10 puan): Kategorilerden bağımsız canınızın istediği bir kitap.
-Olur Öyle
12.Kategori (10 puan): Adında emir kipli sözcük bulunan bir kitap.
Örneğin:Beni Bulun, Kurtlara Söyle Eve Döndüm, Sus.
-Seviyorsan Git Konuş Bence
14.Kategori (10 puan): Sanat temalı bir kitap. (Kitabın adında resim, müzik, sinema vb. alana yönelik bir kısım varsa kitap konusuna bakılmaksızın bu kategoriye dahil (Gölgelerin Ressamı, Başucumda Müzik, Ölüm Şarkısı, Şans Müziği  gibi) onun dışında kitabın ana karakterinin sanatçı olduğu ya da yaşamış bir sanatçının otobiyografisi, biyografisi olan eserlerde bu kategoriye dahil.) 
-Ateşim Büyülü Dansı
15.Kategori (10 puan): 2016 yılında basılmış bir kitap, yabancı kitapların ülkemizde basılış tarihi dikkate alınacak. Eğer yabancı ülkelerde 2016 yılında basılan bir kitabı o dilde okursanız o da bu kategoriye dahil.
-Eğitim Evde Başlar
17.Kategori ( Her kitap 10 puan iki kitap okunursa ekstra 10 puan toplamda 30 puan): Adınız ve soyadınız baş harfleri başlayan iki kitap. Çift isimli/soyadlı arkadaşlar istediği ismi kullanabilir.
-Nietzsche Ağladığında
18.Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
-Yabancı Erkek-Çin Daması
-Yabancı Kadın-İlkbahar Rüyası
-Türk Erkek-Kürk Mantolu Madonna
-Türk Kadın-9 ay 99 esma
19.Kategori (Her kitap 10 puan iki kitap okunursa ekstra 30 puan toplamda 50 puan): İsminde eş anlamlı kelime olan iki kitap.
Örneğin: Kırmızı ve Siyah - Kara Saray
(Bu kategoride Dr. gibi kısaltmaları da kabul ediyorum ama yakın anlamlı kelimeler kabul değil.)
Önemli not: Arkadaşlar bu kategoride eş anlamlı kelimler çekim eki alırsa kabulüm ama yapım eki alırlarsa ne yazık ki kategoriye uygun olmuyorlar. 
-Kafa Karıştıran Kelimeler-Sosyal Medya ile Başım Dertte
21.Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 80 puan): Kendinizin belirleyeceği bir temaya uyan dört kitap.
-Bundan önceki katıldığım iki şenlikte de listeme eklediğim fakat okuyamadığım 4 kitap:
-Mesnevi Terapi
-Gündüzsefası
-Gül Yetiştiren Adam
-Trendeki Kız

25 Haziran 2016 Cumartesi

Bahar Okuma Şenliği Sonu Raporu


3. Kategori (10 puan): Yaşanmış bir savaşı anlatan bir tarih kitabı veya olayların yaşanmış bir savaş döneminde geçtiği kurgusal bir roman.
İncir Kuşları-Sinan Akyüz-Alfa Yayınları (326 sayfa)

11. Kategori : Mektup veya anı veya biyografi veya otobiyografi türünde bir kitap.


(Biyografi) Ladikli Ahmed Ağa-Mustafa Özdamar-Kırk KAndil Y:ayınları (204 sayfa)



PUAN HESAPLAMA:
10+10+(Toplamda 326+204=530 sayfa olduğu için)5=25 puan

20 Mayıs 2016 Cuma

Nabrut Çekiliş Yapıyor :)



Severek takip ettiğim blog olan Nabrut ve Biz çok güzel bir çekiliş düzenliyor :) Olmaz olmaz demeyin şansınızı deneyin derim :)
Çekiliş yazısı için buraya :)

9 Mayıs 2016 Pazartesi

Bahar Kitap Okuma Şenliği İlk Yarıda Neler Okudum?


Kitap okuma şenliğimizin ortalarına gelmişken ben daha bir kitap okudum:) Olsun hedefi 2 kitap yapalım artık. :)
3. Kategori (10 puan): Yaşanmış bir savaşı anlatan bir tarih kitabı veya olayların yaşanmış bir savaş döneminde geçtiği kurgusal bir roman.
İncir Kuşları-Sinan Akyüz-Alfa Yayınları (326 sayfa)
PUAN HESAPLAMA:
Toplamda sadece 1 kitap okuduğum için 10 puan
Toplam:10 Puan


Şenliğe katılanlara bakıyorum da ben neredeyse hiç kitap bitirmemişim. Ama öte yandan bakınca en azından kitap okumayı başarabiliyorum. Zamanla bu 1 kitap 2'ye 3'e 30'a çıkacak inşallah :) 

27 Nisan 2016 Çarşamba

Soslu Badem Çekiliş Yapıyor

İkinci yaşı sebebiyle bir çekiliş düzenliyor.
 Çekilişe katılmak çok kolay üstelik de ücretsiz :)
  Buradaki yazısında her şeyi güzelce açıklamış :)

18 Nisan 2016 Pazartesi

6. Evcil hayvan olarak ne beslemek isterdiniz?

Bu çelınç meselelerinin mantığına çok ters ama yazdım yine bir şeyler.

6. Evcil hayvan olarak ne beslemek isterdiniz?


Şu andan evimde bir balığım var. Kedi ve kuş beslemek istedim. Ama temizlik konusunda endişelerim olduğu ve onlara yeterince ilgi gösteremeyeceğimi düşündüğüm için vazgeçtim.


7. Yatarken ne giyersiniz?


Üzerimde ne varsa onunla yatarım. Uyuyacağım diye kıyafetimi değiştirip pijama giymem. Üzerimde pijama varsa gün içinde onunla dolaşırım. Normal ev kıyafeti varsa onunla da uyuyabilirim :-) Etek ve çorapla uyumayı çok sevmem ama çok üşüdüysem onları da çıkarmam.


8. Sizi gülümseten bir şeyleri bizimle paylaşır mısınız?


Bu soruyu görünce aklıma ilk çocukluğum geldi. Arkadaşlarım ve oynadığımız oyunlar. Bir keresinde evdekilere kızıp çadır yapma kararı almıştık. Kararımız kesindi o eve gitmeyecektik :-) Zar zor bir çadır yapmıştık. Akşam da korkup tıpış tıpış eve gitmiştik. Bu sadece 1 tanesi tabi. Çocukluğu köyde geçenler bilir. Çok oyun oynardık çok ve çok çılgındık . tabi bize göre :-)


9. Hangi alanda iyi olmak isterdin?


Daha az dağınık olmak isterdim. Düzenli olabilen insanlara özeniyorum sanırım.

Her Güne Bir Fotoğraf #Gün8

Yıllar yıllar önce heves ettiğim ve yapmak istediğim bir şey vardı. 
30 günde 50000 kelime yazmak hayali.
Birçok işte olduğu gibi bunda da bir heves başladım ve bu iş de yarım bırakılmış işler listeme eklendi.
Gel zaman git zaman geçmiş zamanlı postlar paylaşmaya başladım.
Neden çünkü bir işi yarım bırakmayı sevmiyorum. 
Bu yüzden de kendimce bu yöntemi buldum. 
Bu planım hala devam ediyor. 
Ama şimdi bu durumu burada çok çok sınırlı sayıda okuyucuma ve kendime de itiraf ettiğime göre, şimdiden geçmişten gelecekten çeşitli çeşitli şeyler yazabilirim artık. 

Bu fotoğrafı nerede çektiğimi hatırlıyorum. 
Bir meslektaşımın evini ziyaret etmiştik. 
Ne zaman onun evine gitsem hayran kaldım, özendim. 
Evimin onun evi gibi olmasını istedim. 
Şimdi düşünüyorum da insan nasılsa evi de öyle oluyor. 
Ben o arkadaş gibi bir insan değildim. 
Bu yüzden de evim onun evi gibi olmayacak, benim evim Nagihan'ın evi gibi olacak. 
O arkadaşın evine benzetseydim de muhtemelen yaşanılan o mekan bana huzur vermeyecekti. 
Öyle işte. 
Uzuuun bir yazı yazarım ümidi ile başladım ama şimdi kalkmam gerekiyor. 

Her Güne Bir Fotoğraf #Gün9

Kompozisyon yazarken giriş gelişme ve sonuç kısmına dikkat etmek gerekiyordu edebiyat dersinde. 
Çok güzel kompozisyonlar yazdığımı düşünürdüm hep. 
Ama onlar 'Edebiyat Öğretmenleri' beni hiç anlamazlardı. 
Benim cevherimin farkına varmazlardı. 
İşte onlar yüzünden Türkçe ve Edebiyat derslerinden genelde düşük notlar aldım. 
Şimdi şimdi fark ediyorum da ben gerçekten iyi yazamıyordum. 
Hala daha, iyi yazdığım söylenemez gerçi. 
:) 
Bir kere konu bütünlüğüm yok. 
Başladığım konuyla bitirdiğim konu çok farklı. 
Kafam da öyle çalışıyor gerçi. 
Bir oradan bir buradan girip girip çıkıyor konulara. 
Konu bütünlüğüne göre düşüneceğiz diye bir kural yok sanırım. 
Bu kurala göre de yazmak zorunda değilim üstelik. 
Ne öğrenciyim artık ne de yazma sorumluluğu olan bir insan. 
Çok fazla takipçisi olmayan kendi halinde bi kişisel sayfam var o kadar. 
Ha bir de günlüklerim. 
Harbi günlüklerim vardı benim di mi? 
Eskiden ne de çok yazardım. 
Şimdi ise elim gitmiyor yazmaya. 
O zamandan bu zamana ne değişti ki? 
Büyüdüm mü küçüldüm mü? 
Yazmaya değer bir hayatım mı yok? 
Hangisi acaba? 
Yoksa hepsi mi?


Geçelim kafamdaki yeni konulara. 
Geçmiş tarihli yazılar yazdığım için şu an yazıyı yazdığım bu tarihte hayatımda çok şey değişti. 
2 kişilik ailemiz artık 3 kişi 
:) 
Ve ben bu vesile ile doğum izni aldım. 
Hem çocuğuma kendim bakmak istedim. 
Hem de yaptığım işten çok bunalmıştım. 
Okula giderken ayaklarım hep geri geri gitti. 
Okulda vakit geçmedi. 
Çok severek okuduğum ve severek çalıştığım mesleğim bir anda bana düşman oldu.
Kendisiyle aramız bozuldu ve ben kendisinden uzaklaşmak istedim. 
Yani sözün özü kısa dönemli ev hanımıyım. 
Ah! 
Ne güzel bir şey evde olmak. 
Kafa dinlemek. 
Az ve öz insanlarla muhatap olmak. 
Çok güzel çok. 
Gerçi ben daha 6. ayımı sürüyorum. 
Zaman geçtikçe nasıl olur bilmiyorum. 
Ama sevdim ben bu işi. 
Helal yoldan yaşamak. 
İnsana iç huzuru veren bir durum bence. 
(Yazıyı düzenlerken fark ettim. Kadın erkek karışık bir ortamdan uzaklaşmak demek helal yoldan yaşamak demek değil aslında. Evet bu konuda dikkatli olmak gerek ama sırf böyle yaşıyorum diye tamamen günahlardan uzaklaştım anlamı çıkarılmamalı. Ne yazık ki! Ben oldum demek çok zor bu hayatta.)
İşte öyle. 
Yukarıdaki fotoğraf görevlendirme gittiğim bir ilkokulun 23 Nisan hazırlıklarından. 
Bak o günler güzeldi. 
Şehirden kalabalıktan uzaklaşıp tezek kokulu köye ve okula gitmek, o bunalmışlıktan beni kısa süreliğine de olsa uzaklaştırıyordu. 
Belki köyde büyümüş olmanın verdiği bir aşinalıktır kim bilir 
:)

Her Güne Bir Fotoğraf #Gün7



"Sonra şunu söyledi Ahmed Ağa: Gardaşım, dedi, her köşeyi dönüşünde, her sokakta bir salih kimseye selam verirsin bu Konya'da... Sakın terk etme!..."



Konya'ya ilk geldiğim zamanlar geliyor aklıma. 
Hele o ilk gün ne de çok ağlamıştım. 
Ne işim var benim burada diye. 
Yazın sonunda geldim ben bu kurak iklime. 
Geldiğim yer ise Trabzon'du. 
Bol yağışlı, bol nemli, bol yeşilli ve bol dağlı 
😊 
Her yere bakınca yeşil görüyordum, şimdi ise sarı görüyorum. 
Etrafıma bakıyorum her yer düz, dümdüz. 
Komik gelebilir ama bu düzlük beni çok korkutmuştu o zamanlar. 
Bu şehre geldiğim ilk 4 ay benim için çok zordu. 
Yeni bir yere yeni bir yaşama alışmak çok zordu. 
Sonra ne mi oldu? 
:)
 Alıştım.
 Sevdim ben bu şehri.
 O insana huzur veren havası sardı beni, her yanımı.
 Ve kaldım bu şehirde. 
Güzel şehir vesselam.
 Görülmeye değer :) 
Yaşanılası. 
Sevilesi...

17 Nisan 2016 Pazar

Arkadaşlıklarla İlgili


Normal demek toplumun çoğunluğu gibi olmak demek bence. 
Bunu havalı bir şey olsun diye demiyorum, ya da kendimi çok farklı gördüğüm için falan da demiyorum. 
Bunu diyorum çünkü insanların 
"Normal İnsan"
 dedikleri biri olmak için ciddi anlamda çaba harcıyorum. 
Her gün okula giderken
-özellikle bu aralar- 
kendime telkinlerde bulunuyorum. 
"Bak kızım! İnsanları izle! Onlar nasıl davranıyorsa sen de öyle davran!" 
diyorum. 
Ama gel gör ki bu telkinleri unuttuğum noktada yine insanların o göz devirici bakışlarıyla karşılaşıyorum.
 Bu aralar kendimi yalnız hissediyorum. 
Sanki hiç arkadaşım yokmuş. 
Herkes arkadaş olmuş sadece beni dışlamışlar gibi hissediyorum. 

Geçen yıllarda buradaki en yakın arkadaşımla kavga etmiştik. 
O kavga gününde de fark etmiştim bunu. 
O arkadaşlık bitmişti. 
Ne kadar istesem de o arkadaşıma karşı nefret ya da sevgiye dair bir şey hissedemiyordum. 
Ve her zamanki gibi bu arkadaşlığım da bitti. 
Geçen hafta sonu düğünü olmuş. 
Çağrılmadım 
:(
Aslında çok şaşılacak bir durum değil bu biliyorum ama onun düğününde olmamak beni çok üzdü. 
Her ne kadar üzülmemiş, kafama takmamış gibi davransam da öyle. 
Gece rüyalarıma girmeye ve beni üzmeye devam ediyor bu durum. 
Öyle yazmak istedim. 
Bu mesele kafamda döndükçe başıma ağrılar girmeye başladı. 
En azından, evet kalbim çok kırıldı. 
Gerçekten çok üzüldüm. 
Dışlanmış hissettim. 
Arkadaşsız kalmış gibi hissettim. 
Evet. 
Kimsenin beni sevmediğini yine düşünüyorum. 
Demek istiyorum.
Ah! 
Ben galiba o NORMAL insan olamayacağım. 
:( 

5. Koleksiyonunu yaptığınız herhangi bir şey var mı?

Şu anda hangi kutunun neresinde hatırlamıyorum bu yüzden de fotoğrafını çekip paylaşamayacağım maalesef. 
Şıpsevdi diye bir sakız var bilirsiniz diye düşünüyorum. 
Onun içinden çıkan aşk tanımlarının koleksiyonunu yapıyordum :) 
Hala bitirmediğim için de devam ediyorum diyebilirim di mi? :)  

30 Şarkı Meydan Okuması #4

Sana Unutmak İstediğin Birini Hatırlatan Bir Şarkı

Hım aslında öyle bir kişi ve öyle bir şarkı gelmedi aklıma. Ama birisiyle ilişkilendirdiğim bir şarkı paylaşmak istiyorum. Unutmak istediğim bir kişi olmasa da, bu şarkıyı dinleyince sadece o kişiyi hatırlıyorum. Paylaşalım madem :)

4. Kim veya ne olmadan yaşayamazsınız? Neden?

"Allah cc. der ki: Kimi benden çok seversen onu senden alırım.
Ve ekler: Onsuz yaşayamam deme seni onsuz da yaşatırım.
Ve mevsim geçer gölge veren ağaçların dalları kurur
sabır taşar canından saydığın yar bile bir gün el olur aklın şaşar. …
Dostun düşmana dönüşür düşman kalkar dost olur öyle garip bir dünya.
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur.
Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın.
En garibi de budur ya Öldüm der durur yine de yaşarsın…"
Hz.Mevlana

Bu soruya en güzel cevap oldu bu bence. Hiç kimseye ve hiçbir eşyaya bu kadar yük yüklemek de doğru olmaz bence.

30 Şarkı Meydan Okuması #3

Sana Yazı Hatırlatan Bir Şarkı

YALIN'ı çok severim :) 
Başlığı görünce ise aklıma ilk gelen şarkı bu oldu. 
Yaz gelse diye umutlansam mı bilemedim şimdi :/
Sıcacık yanan kaloriferin önünden bildiren isnag'dan hepinize iyi akşamlar diliyorum. 
Bu akşam yazasım var.
Peş peşe gelecek gibi bu yayınlar :)
(Bu meydan okuma işini ben çok yanlış yapıyorum sanırım)

Geçmişe Notlara Devam...



Klavyenin başına sadece bir şeyler yazmak isteğinden geçtim. 
Yoksa öyle kafamda belli bir konu yok. 
Sadece yazmak istedim. 
Bugünlerde ben nasılım biraz ondan bahsedeyim bari. 
Bugünlerde genel bir hastalık hali hakim bende. 
Sürekli "Hastayım hastayım." demek de istemiyorum. 
Ama fiziksel olarak hasta olmak benim psikolojimi de oldukça etkiliyor. 
Son zamanlarda uyguladığım planlarda da aksamalar var. 
Bir de -aslında canımı en çok sıkan mevzu da bu- eve yeterince vakit ayıramıyor olmam. 
Şöyle evde işleneyim diyorum. 
1 saat sonra hasta düşüyorum. 
Bir şey yapmasam da kim yapacak. 
Yine Elhamdülillah eşim bir şeyler hazırlıyor da aç kalmıyoruz. 
Yoksa bu halde mutfağa girmek bana ayrı işkence. 
Zaten tedbirsiz girince de doğru banyoya lavaboya. 
Dün misafirim vardı. 
Mecbur mutfağa girdim. 
Nasıl girdim? 
Yüzüme peçe taktım. 
Yoksa mutfak kokusu aldığım an istifra yolları bana gözüküyor. 
Bunun yanında işte de randımanım çok iyi değil. 
İdareciyle aramızda bir kavga olmuştu. 
O günden sonra biraz daha arttı bu çalışmak istememe, çalışamama durumları. 
Fiziksel rahatsızlık da üstüne eklenince iyice bir arttı zaten. 
Ne çalışmak geliyor içimden ne de kimseyi görmek... 
Çözmeye çalışıyorum arada ama enerjim tükenmiş durumda. 
Öyle işte. 
İyice depresif bir yazı oldu. 
Ama arada böyle yazsam iyi olacak sanki. 
Öyle işte.

Bi çelınç gördüm sanki

Mariantrikot un başlattığı bir çelınç gördüm. 
Genel çelınç mantığına aykırı olarak ne zaman istersem o zaman yazıyorum ama bu çelınç hoşuma gitti. 
Çelınç konusu da şu. 
Her yazınızda kendinizle ilgili bir bilgi paylaşacaksınız :) 
Vira Bismillah 

Bu haftanın planında neler var? '170416 #1


Bundan daha önce bahsetmedim sanırım. Ben her hafta pazar günü bir sonraki haftanın yapılacaklarını planlar ve listelerim. Bu durum çeşitli işler yapmamı sağlıyor ve benim erteleme problemime bir çözüm oluyor. Tam emin olmamakla birlikte bu yaklaşık 4 yıldır devam ediyor. Planlayarak kitap okuyabiliyor, kaza namazlarımı kılabiliyor, Kur'an-ı Kerim okuyabiliyorum. Bundan sonra her pazar planlamamı paylaşmayı düşünüyorum. Hadi bakalım :) Bu hafta neler yapacağım?


1-Oruç tutmak

Son zamanlarda plana eklediğim bir ödev kendileri. Yıllardır biriken borç oruçlarımı not alıyorum ve an itibariyle 40'a varmış durumda borçlarım. Şimdi ölsem öte tarafa borçlu gideceğim ne yazık ki! İşte bu sebeplerden oruç tutmak artık planımın içinde ve bu hafta yapılması gereken bir ödev. :)


2-2 yaprak Kur'an-ı Kerim okumak

Rahmetli dayım vefat ettiğinde tek başıma bir hatim başlamıştım. Uzun zaman ertelemek belasından okumadım, okuyamadım. Artık planda varsa 2 yaprak okuyorum. :)



3- 1 cüz Kur'an- Kerim

Bu ise eşimle başladığım hatimden. O 26. cüze gelmiş, bense hala 16'dayım. :|


4-Kitaplar: Kitap almak konusunda hevesli olsam bile okumak konusunda çok zorlanıyorum. Plana eklemek en azından kitap okumama sebep oluyor. Normalde aynı anda bu kadar fazla kitap okumak çok iyi değil biliyorum ama kitap okuma şenliklerinden yarım yarım çok kitabım kaldı. İnşallah zamanla bunu 2'ye 3'e indirebilirim.











5-Bu hafta kişisel sayfama 2 yayın girme planım var. :) 



6-Puzzle yapmayı çok severim bu yüzden ona zaman ayırabilmem için planımın içine dahil oldu. :)


 

7-Poşetlik ve Etamin: Hanım dilendi bey beğendi örneğiyle poşetlik yapıyorum. Ve üzerine periyodik tablo işlediğim etamin bir çanta yapıyorum. 




8-Karikatür okumayı çok seviyorum. Sandıkiçi ise en sevdiğim. :)

9-Neler izleyeceğim?


The big bang theory

2 bölüm de anime- Sailor Moon-Yazısı için tık :) 

not:kitap fotoğrafları www.kitapyurdu.com adresinden, dizi fotoğrafları ve gifleri www.tumblr.com adresinden, diğer fotoğraflar ise pixabay.com adresinde alınmıştır.


Her Güne Bir Fotoğraf #Gün6


Geçenlerde eşimin köyüne gitmiştik.
Köydeyken gökyüzünde ne kadar da çok yıldız var diye düşündüm.
Şehir hayatında gökyüzünün güzelliğini ne yazık ki göremiyoruz.
Hoş şehirli insanlar artık telefonlarından başka şeylere de bakmaz oldular ama bakan da göremiyor atık.
ANLAM'ı hayatımızdan ne kadar da uzaklaştırdık di mi?


Tükenmişlik Sendromu Denilen Şey Yoksa Böyle Bir Şey Mi?


Sabahları yataktan kalkmak istemiyorum.
Okula gelmek istemiyorum.
Okula gelince hiçbir şey yapmak istemiyorum.
Öğle aralarını, teneffüsleri ve son zilin çalmasını dört gözle bekliyorum.
Kimseyle konuşmak görüşmek istemiyorum. 
Pazar akşamları içimi dert kaplıyor.
Böyle bir şey mi bilmiyorum ama.
İşte ben tam da böyle bir durumdayım.
Üstelik bu iki aydır var.
Ne yapsam ne etsem bilemiyorum.
Kapana kısılmış gibi hissediyorum.
Bu durumu aşmak için ne yapabilirim?
Bilen varsa benimle paylaşırsa çok mutlu olurum.
Hadi kalın sağlıcakla.

Merhaba Kendim


Lisede ya da ilkokulda öğrendim bu bilgiyi. 
Önce kompozisyonu yazarsın sonra da ona uygun bir başlık koyarsın. 
Ben yayın girerken bunu çok uygulamıyorum. 
Bi başlık yazar ve devam ederim yazımı yazmaya. 
Bugün öyle olmadı. 
Bir başlık bulamadım çünkü. 
Bakalım yazının sonuna geldiğimde de aklımda bir şeyler şekillenir mi? 
Gün geçtikçe ruh halim mi düzeliyor ne? 
Bilmiyorum. 
Neyse yine de çok aceleci davranmayalım di mi? 
Dün, bir öğrencimden sevildiğimi duydum :) 
Bu çok güzel bir duygu. 
Bu duygu beni mutlu ediyor :) 
Bu bana iyi geliyor. 
Öyle işte. 
Sonra ne mi oldu? 
Dün bir kitabımı da bitirdim. 
Bu aralar kurgu kitapları okuyoruz. 
Yani bu ay. 
Hal böyle olunca daha bi kaç tane daha kitap bitirebilirim diye düşünüyorum. 
Birçokları gibi çok sık kitap bitirebilen biri değilim maalesef. 
İşimden dolayı mı emin değilim ama gün içerisinde kitaba ayırdığım vakit sınırlı kalıyor. 
Şöyle blog dünyasında gezerken bakıyorum. 
Bir sürü çelınçlar falan var. 
İnsanlar okuyor da üstelik. 
İmreniyorum ama olmuyor, o kadar okuyamıyorum. 
Gerçi yine geçen yıla göre artırdım okumamı diye düşünüyorum. 
Hayırlısı bakalım :) 
Şimdilik ben kaçıyorum. 
Başlık da "Merhaba Kendim" olsun 
;)
Not: Yayınlarıma koyduğum fotoğrafları pixabay'dan alıyorum. 
Bu sitedeki resimler telif hakkı olmayan resimler. :) 

Günaydın 😁


Şöyle güzel bir başlangıç yapmayalı ne kadar da çok zaman olmuş. 
Her gün yorgun ve hasta hal, haliyle ruhumu da etkiliyor. 
Suratsız, aksi biri oluyorum çıkıyorum. 
Evet sıkı durun :) 
Bugün, bu sabah iyi hissediyorum. 
Bunu mide bulantımın olmamasına, uykumu iyi almama bağlayabilirim. 
Ama bütün bunların dışında da sadece iyi bir şekilde güne başladığım için de mutlu olabilirim.

Bu aralar daha az Kore dizisi izliyorum. 
Elimde yarım kalan dizileri bitirmeden yenisine başlamak bende vicdan yapıyor ama ne yazık ki o diziler de olmuyor, bitmiyor. 
Peki bu elimde sürünen diziler hangileri. 
Listem şu anda yanımda değil ama aklımda olanları şöyle yazayım.


 Ah! Ah! 
Bu dördü elimde süründü de süründü. 
Başladığım işi bitirmek istediğim ve maymun iştahlı biri olduğum için de durum böyle oldu. 
Çok fazla dizi yorumu yazan biri olmadığım için dizilere yorumunu sevdiğim birkaç sayfadan link vermek istiyorum. 
Eğer yorum, fikir istiyorsanız yardımcı olur diye düşünüyorum. 

İçinizi Isıtacak Sıcacık Bir Film MİSS GRANNY

Bu film listeme nereden girmiş hiçbir fikrim yok ama iyi ki de girmiş :)
İzlerken birazcık ağlattı beni ama çokça da güldürdü.
Konusuyla ilgili fazla bilgi vermek istemiyorum.
Aile üzerine bir film ararsanız bu filmi size tavsiye edebilirim.
Ay!!!! :)
Çok tatlıydı ya :)
İşte bende hep böyle oluyor.
Bir şeyi çok beğeniyorum sonra da dilim tutuluyor.
Çok güzeldi, çok tatlıydı, izleyin tavsiye ederim demekten başka bir şey çıkmıyor ağzımdan.
Sanırım daha fazla kitap okumalıyım.
:)
Filme dönersek birkaç şey daha söyleyeyim madem.
Seçilen oyuncular çok iyiydi bence. Oyunculuklar tatmin etti.
Onun dışında başrol kızımızın kıyafetlerine BA-YIL-DIM.
Sanırım içimde yaşlı bir anane var :)
Gerçi beni de büyükannem büyüttü ;)
Filmden girdim başka şeylerden çıkıyorum farkındayım :)
Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabında baş karakter vardı. Şimdi adı aklımda değil. Diyordu ki: Bir şey anlatırken konuyu dağıtmak güzel bir şey :) Bence de güzel şey :)
Bir konuya bağlı kalmak sınırlandıran bir durum bence.
Ha işte nerde kalmıştım. :)
Sanırım içimde yaşlı bir anane var :)
Kıyafetlerim, ev düzenleme tarzım, bazı şeyleri atamama huyum da ananeler gibi :)
Daha doğrusu ananem gibi :)
"O pet şişeyi niye çöpe atayım ki! Dışarı çıkarken soğuk su koyarım ben onun içine. O sökük çantayı da atamam :) Dikiş öğrenir dikerim ben onu. Eski örgü kazağımı da atamam. :) Sökerim paspas örerim ben onunla."
:)
Okuduğum dergide çöp olmayan çöpler üzerine bir yazı var :) Sanırım ondan da etkilendim biraz.
Hoş ben o dergiden önce de atamazdım ya birçok şeyi. Ha
Sanmayın ki şikayetçiyim. Ben memnunum bu halimden. :)
İşte öyle. Gecenin bir yarısı klavyenin başına geçince, beni susturacak kimse de olmayınca aldım başımı gittim.
Sonuç.
Film güzel tavsiye ederim izleyin. :)


16 Nisan 2016 Cumartesi

30 Şarkı Meydan okuması #1

Öneri Makinesi adlı kişisel sayfanın Türkçe'ye çevirdiği güzel bir meydan okuma :) 
Dayanamayıp aynı günde birden fazla da yazabilirim :) Ya da tam tersi uzun aralıklar da verebilirim :) Ama hoşuma gitti :) Başlayalım o zaman

ADINDA RENK OLAN SEVDİĞİN BİR ŞARKI

Bu maddeyi görünce aklıma ilk gelen şarkıyı söylüyorum :) Ya da dur ben direkt şarkıyı paylaşayım :)

BigBang-Blue

Bilenler bilir :) 
ve unutamaz :) 
bilmeyenler de çok şey kaçırıyor bence :)

Yemek Yemeye Besmele ile Başlamak Hususunda Bazı Hadis-i Şerifler


Âişe'den (ra.) rivayet edildiğine göre Rasul-i Ekrem (sas.):
Yemek yiyeceğiniz zaman (önce) besmele çekin. Eğer yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutursanız, "başı için de sonu için de bismillâh" deyin, buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, "Et'ime", 15; Tirmizî, "Et'ime", 47.)
------------------------------------
Câbir'den /ra.) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sas.):
Bir adam evine girerken ve yemek yerken besmele çekerse şeytan, arkadaşlarına, 'Burada sizin için barınak da yok, yiyecek de yok.' der. Eğer o kimse evine girerken besmele çekmezse şeytan, 'barınacak yeri buldunuz.' der. Yemek yerken besmele çekmezse, 'Hem kalacak yer, hem de yiyecek buldunuz.2 der, buyurdu.
(Müslim, "Eşribe", 103.)
------------------------------------
Sahabi Umeyye b. Mahşî'den (ra.) rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir:
Rasulullah (sas.) bir gün otururken yanında birisi yemek yiyordu, son lokmasına kadar besmele çekmemişti.Yemeğin son lokmasını ağzına atarken, "bismillâhi evvelehû ve ahirehû (başı için de sonu için de bismillâh)" dedi. Bunun üzerine Rasulullah Efendimiz güldü ve "Şeytan durmadan bununla beraber yiyordu. Yemek yiyen adam Allah'ın adını anınca şeytan yediğini çıkardı." buyurdu.
(Ebû Dâvûd, "Et'ime", 15; Nesâî, "Âdâbu'l-ekl",15.)

3-Cüzdanınızda Neler Olduğunu Bizimle Paylaşın.

Çok ilginç bir başlık gerçekten :) Başlayalım Madem.

1-Para(Metal ve Kağıt)

2-Atılmayı bekleyen market fişleri,

3-Kartlar(Kimlik, Sürücü Belgesi, Personel Kimlik Belgesi, Banka ve Kredi Kartları)

4-Geçici mezuniyet belgesi


5-Kıyafetimden sökülmüş ve kaybolmasın diye cüzdanın bozuk para gözüne koyulmuş düğmeler. :)

6-Hilye-i Şerif

7-Son olarak da :) Annemin dedesinin fotoğrafı(Galiba en ilginci de bu) :) 

30 Şarkı Meydan okuması #2

ADINDA SAYI OLAN SEVDİĞİN BİR ŞARKI


Ali ATAY-Eksik Bir Şey mi Var?

Leyla ile Mecnun sever bir insan olarak, Ali ATAY dinlemeye ben de bayılıyorum :) Yüreğime dokunan şarkılardan bir tanesi olur kendileri.
Leyla ile Mecnun dizisinin yeri bende çok başkadır. Bölüm boyunca güldürüp bölüm sonunda genelde gözümden en az bir damla yaş akıtıyor bu dizi. Ali ATAY'ın oyunculuğu, duyguları verişi muhteşem bence.
Daha ne desem bilemedim ki. Leyla ile Mecnun bir efsanedir. :)

Bütün anneler zalim mi?


Başlık çok ilginç biliyorum. 
Neden mi böyle bir başlık attım? 
Şöyle düşünün çocuğu ağlayan bir anne  bu duruma karşı tepkisiz kalıyorsa bu anneye vicdansız diyebilir miyiz? 
Bence diyemeyiz. 
Çocukların, gençlerin, insanların bir şeyler öğrenebilmeleri için bazen acı çekmeleri gerekmektedir. Ben öyle düşünüyorum. 
Yediğiniz ilk dost kazığını düşünün, o zamanlar ne kadar da  çok dostunuz vardır di mi? 
Sonra herkesin dost olmayacağını öğrenirsiniz. 
Parasız kaldığınız bir günü düşünün. 
Parayı yarını düşünmeden harcamamanız gerektiğini öğrenirsiniz. 
Hayat bir yol, bu yolda ilerlerken belli bir kişi oluyoruz, kişilik oluşturuyoruz. 
Yalnız kaldığımızda nerede hata yaptığımızı düşünüyoruz, çünkü burada bir acı var. 
Tabi bazen bulunmuyor da o soruların cevabı. 
Sonra biri geliyor 
"Bak sen böyle davrandığın için artık senin yanında değilim."
 Ne acı di mi? 
Üzücü bir durum. 
Sonra ne oluyor peki? 
Öğreniyoruz... 
Ne zamana kadar. 
Her şeyi bildiğimizi sandığımız güne kadar, tek haklının biz olduğumuzu sandığımız güne kadar. 
En çok o zaman hata yaparız. 
İnsanlar işaret verirler 
"Bak yanlış yapıyorsun." 
Ama biz bunu duyduğumuzda da buluruz bir kılıf. 
Çünkü biz artık her şeyi doğru yapıyoruz.(!) 
Ağaç yaşken eğilir.
 Evet.
 Hep yaş kalmamız dileğiyle... 
Ta ki! Hakikati bulana kadar. 
Amin!